![]() |
Tweet | Tarih: 26-04-2017 02:15 |
Giresun Üniversitesi
Öğretim Üyesi
Dr. Osman Sirkeci
Gazete haberlerinde gün geçmiyor ki bir seyyar satıcı işportacı haberine
rastlamayalım. Sadece gazete haberlerimi televizyonlarda da sıkça pek iç açıcı olmayan
görüntülerde yine seyyar satıcılara, işportacılara, gevrekçi çocuğa, lambada su satan, mendil
satan çocuklara rastlıyoruz. Son yüzyılın unutulmaz görüntülerinden bunlar.
Amerika'dan Hindistan'a, Avrupa’ya dünyanın birçok ülkesinde ise ülkemizdeki kadar
günlük üzücü manzaralara rastlamadığını fark ediyoruz.
Ne Almanya'nın Köln şehrinde, ne Amerika'nın New York'un da ne de Yeni Delhi’de
seyyar satıcıyı kovalayan zabıta memurları veya belediyenin memuruna bıçak çeken işportacı
pek göremiyoruz. İç acıtan, yürek sızlatan “elinden simit tepsisi alınmış” “üç beş kuruşluk
malzemesi yerlere saçılmış, gözleri yaşlı çocukları da görmüyoruz.
Acaba New York İşportacılar Projesiyle (SVP) New York Belediyesi sorunlara nasıl
bir çözüm geliştirmiş veya dilencilerin bile “en yatırımcısının, en başarılısının” seçildiği Yeni
Delhi Belediyesi ne tür çözümler geliştirmiş? Yahut ta yine yeri geldiğinde “köpeğine yiyecek
almak için dilenen” veya “hasta yakınına ilaç parası için dilenen” dilencilerle yönetimsel ve
toplumsal olarak barışık yaşayan Avrupa kentleri ne tür çözümler üretmiş? Bunun köklü bir
araştırmasıyla, bu örneklerden yararlanarak ülkemizde de “Sokaklarıyla Barışık Kentler”
oluşmasına katkı sunulabileceğini düşünüyoruz.
Başta büyükşehirler olmak üzere, tüm belediyelerimizin, binlerce yıldır tüketiciye,
vatandaşımıza en kısa yoldan, en zahmetsiz, en uygun fiyatla, genel kanı olarak kalitesiz
denmesine rağmen, ihtiyaçları olan ürünleri sunan, tahminlere göre bu milenyumda da ortadan
kaldırılamayacağı tahmin edilen seyyar satıcılarımızla, işportacılarımızla nasıl barışık
yaşayabiliriz? Sorusuna cevap bulmalıyız diyoruz.
Ekmeğini kar, kış demeden, hiç kimseden iş talep etmeden, kredi istemeden, destek
beklemeden kendi becerileri, yeteneği ve kapasitesiyle eşinden dostundan temin ettiği üç beş
kuruşluk mini sermayesiyle veya kendi zanaatkâr yetenekleriyle sabah vakitlerinde yoksulun
kahvaltısın simidi ulaştıran, kebap kestane sunan veya ayakkabı boyacımızla barışık
yaşayabilir miyiz? Bu soruların cevaplarını mutlaka karşılıklı diyaloglar, ve önerilerle
geliştirilecek formüllerle bulabiliriz.
Sorulduğunda “Üniversite mezunuyum. Atanamadığım için bu işi yapıyorum. Daha iyi
ve güvenceli bir iş bulsam bunu yapar mıyım?” diye cevap veren ve mecburen bu işleri yapan
işportacılar ile belediyelerimizin ilgili birimlerini bir araya getirmenin yollarını bulabiliriz.
Araştırmalar “dar gelirli bireyleri önemli bir kesiminin, her türlü negatif önyargıya
rağmen tanıdıkları, yakından kontrol edebildikleri seyyar satıcılara, işportacılara güven
duyduklarını göstermektedir.
Dünya çapında sayıları 2 milyar kişi olarak tahmin edilen, Türkiye’de ise sayıları 6
milyona yakın olan işportacımızla, seyyarımızla barışık yaşamanın çözümü yaralar her geçen
gün daha da derinleşmeden bulunmalıdır.
Foto: Perihan Özdemir
Giresun University - School of Civil Aviation
osmansirkeci@gmail.com - osman.sirkeci@um.edu.mt
GSM: 90 531 082 12 03
www.isportacilar.com